Eşber Kaya, Umut Yazıları

Tarım bakanı (mı) ithal etmeliyiz !(?) – Eşber Kaya

Tarım ve Orman Bakanlığı, Ekim 2019’da, besilik sığır ithalatı uygulama talimatı ve teknik şartnamesinde düzenleme çalışması yapılacağı gerekçesi ile hayvan ithalatını durdurduğunu açıklamıştı. Mart 2020 tarihinde açıklamalarda bulunan tarım bakanı Pakdemirli, ithalatı durdurduklarını, Et ve Süt Kurumu’nun depolarının etle dolu olduğunu o konuda bir sıkıntı yaşanmayacağını söylüyordu. Nitekim, tarım bakanı çeşitli tarihlerde ve çeşitli gerekçelerle et ve canlı hayvan ithalatının yapılmayacağını söylemesine rağmen bu güne dek et ve canlı hayvan ithalatına bakanlık onayı ile devam edildi.

Bakanın artık ithalat yapılmayacak demesine rağmen devam eden ithalat faaliyetleri ile çiftçisi ile rekabet eden AKP iktidarı gözünü yine çiftçinin emeğine dikti, üreticinin sofrasına bir yağmacı olarak ortak oldu. Tarımdaki ihanetine devam eden AKP iktidarı son olarak yaptığı açıklama ile besilik sığır ithalatına izin vereceğini belirterek ülke üreticisine düşmanlığını teyit etmiş oldu.

Hayvancılık Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan Besilik Sığır İthalatı Uygulama Talimatı’ na göre, besilik sığır ithalatı 3 kategoride ve 3 dönemde yapılacak. Besilik sığır ithalatı yapmak isteyen işletmeler kapasitelerine göre  ithalat yapabilecek. Buna göre, 5001 baş ve üzeri ahır kapasitesi olan işletmeler kapasitelerinin yüzde 15’i kadar besilik sığır ithalatı yapabilecek. Kapasitesi 500 baş ile 5 bin baş arasında olan işletmeler, bu kapasitelerinin yüzde 20’si kadar besilik sığır ithalatı yapabilecekler. İşletmenin besi hayvanı ahırı kapasitesi, 500 başın altında olan gerçek veya tüzel kişiler, Tarım Bakanlığınca kuruluşuna izin verilen Kooperatif Merkez Birlikleri, Üretici ve Yetiştirici Merkez Birlikleri ile Tarım Kredi Kooperatifleri ve İştirakleri, Et ve Süt Kurumu (ESK) aracılığı ile müracaat edecekler (1).

Birleşmiş Milletler Tüketici Hakları Evrensel Beyannamesi; tüm ülkelere özellikle gelişmekte olan ülkelere, halklarına, tüketici olarak yeterli korumayı sağlamak ve idame ettirmek yönünde yardımcı olmayı hedeflemektedir. Buna göre; tüketicilerin karşılanmasını istediği temel ihtiyaçlarından biri “ekonomik menfaatlerinin geliştirilmesi ve korunması” dır. Ayrıca, tüketicilere; “kendi ferdi istek ve ihtiyaçlarına göre bilinçli seçim olanağı sağlamak için yeterli bilgilere erişim” sağlanmasıdır. Temel gıda maddeleri arasında yer alan etin, stratejik bir ürün olması nedeni ile dışa bağımlı olunmaması için sürdürülebilir ve yeterli üretim yapılması ve tüketiciye uygun fiyattan satılması bu beyannameye göre tüketici hakkı ve hükümetlerin görevidir (2).

Özellikle COVID-19 pandemisi sürecinde ülkelerin tamamı tarım alanında dışa bağımlılığı engelleyecek tüm tedbirleri almış ve kendi üreticisinin planlı üretimini desteklerken, AKP iktidarının tarım bakanlığı bu süreçte bile üretişini yalnız bıraktı. Kırmızı et kesim fiyatlarında ciddi bir artış olmamışken bile döviz üzerinden canlı hayvan ithalatına izin vermek, üreticiye yapılacak en büyük yanlışlardan biri olarak hatırlanacak.

Canlı hayvan ya da et ürünlerinin ithalatının ülkede artan et fiyatlarını düşürmek ya da dengelemek adına bu zamana kadar bir çözüm olmadı. Aksine, piyasada oluşan fiyat dalgalanmaları yüzünden ya damızlık süt sığırları kesime sevk edilerek süt fiyatları da dalgalanma etkisi altında kadı ya da düşen et fiyatları yüzünden üretici besleme maliyetini bile karşılayamaz oldu. Yerli üreticinin desteklenmediği her türlü çözüm önerisi mevcut sorunu derinleştirmekten başka hiçbir amaca hizmet etmeyecektir.

Yukarıda belirtilen hallerin sağlanabilmesi için piyasada hem ürün hem de girdi maliyetleri anlamında istikrarın sağlanması önemli. Hayvancılıkta desteklerden öncelikli olarak küçük ve orta işletmelerin yararlandırılması yerinde olacaktır. Zirai üretimde olması gerektiği gibi hayvansal üretimde de uzun vadeli planlama ve üretim sürecinin denetlenmesi önemlidir.

Et ve süt fiyatlarının karşılıklı bir korelasyon içerisinde olduğu bir vakıa. Bu sebeple özellikle belirli bir periyot çerçevesinde de olsa düve ve damızlık ömrünü tamamlamamış olan süt ineklerinin kesiminin önüne geçilmelidir. Bu sayede et fiyatlı iken damızlık kesiminin önüne geçilerek damızlık üretiminin devamı mümkün olabilecektir. 

AKP iktidarının en büyük becerisi olan tarımsal arazileri beton çetelerine peşkeş çekmesi de hayvanların kaliteli kaba yeme ulaşmasını yıldan yıla iyice zorlaştırıyor. Halen işgal edilmemiş mera alanlarının korunması ve iyileştirilmesi sağlanmalıdır. Dillere sakız edilen ‘’mera ıslahı’’ artık sözden çıkarılıp gerçekleştirilmelidir.

Mevcut hali ile et ve süt birliklerinin iktidarın politik yaklaşımları karşısında etkin olamadıkları bir gerçekliktir. Mevcut örgütlenmelerin verili şartlarda etkin ve piyasa belirleyici olmaktan uzak oldukları ortadadır. Hal böyle iken mevcut birliklerin köklü bir şekilde değiştirilmesi bunun mümkün olmadığı hallerde bu işlevi yerine getirecek kooperatiflerin teşkil ettirilmesi önceliklidir. Bu durumun sağlanmasının ardından üreticilerin kamu ve tüketici ile doğrudan iletişim ve iş birliğine gitmesi yerinde olacaktır.

Ülkede neoliberal politikaların beklenen bir neticesi olarak canlı hayvan ve et ürünlerinin ithalatının devamı zaten tükenme noktasında olan üreticinin durumunu daha da zora sokmaktan başka hiçbir sonuca yol açmıyor. Hali hazırda üreticinin gerçek anlamı ile örgütlenememiş olması AKP iktidarlarının tarımda daha fütursuz davranmasının en temel sebebi. Ancak bürokratik bir angarya yahut gelir kapısı olarak sömürülmeyen, burjuva romantizmine teslim edilmemiş, köylünün ve çiftçinin tüketici ile birlikte yarattığı gerçek örgütlülükler tarımsal üretimde beklenen etkiyi yaratabileceklerdir. Üreticinin karar mekanizmalarında yer aldığı kooperatif, sendika ya da birlikler ile ithalatçı politikaları savunan tarımdaki neoliberal politikalara karşı bir güç olabilmek mümkün olabilecektir.

Paylaşın