Ukrayna’da savaş yeniden tırmanıyor. Trump’ın seçimi kazanmasının ardından, Avrupa’nın merkez ülkeleri savaşta daha geniş bir role sahip olma noktasında yeni kararlar alıyor. Bu tırmanış hangi düzeyi kazanır bilinmez ama ciddi boyutlar kazanma olasılığı giderek yükseliyor. ABD Başkanı Biden kısa bir süre öncesine kadar 3. Dünya Savaşına, Nükleer Savaşa yol açma tehlikesi nedeniyle Ukrayna’ya verdikleri uzun menzilli füzelerin Rusya içlerini hedeflemesine sınırlama getirmişti. Avrupa’nın merkez ülkelerinin yöneticileri de verdikleri füzeler için aynı sınırlamaları getirmişti. ABD Başkanı Biden giderayak bu sınırlamayı kaldırdı ve füzeleri Rusya içlerindeki hedeflerde kullanma iznini verdi. Füzeler ateşlendi. Bunu İngiltere’nin sınırlamayı kaldırdığı haberi izledi. İngiltere’nin verdiği füzeler de ateşlendi. Bunun ardından Rusya devlet başkanı Putin yaptığı açıklamada, Oreşnik isimli hipersonik ekipmanlarla donatılmış balistik füzeyi test ettiklerini açıkladı. Balistik füze Ukrayna’da denenmişti.
Bu gelişmelerin ardından bir açıklama yapan Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot BBC’ye verdiği demeçte Ukrayna’nın “meşru savunma mantığıyla” Rusya’ya uzun menzilli Fransız füzeleri atabileceğini söyledi ve Fransa’nın Ukrayna’yı NATO’ya katılmaya davet etmeye açık olduğunu belirtti. Kısa bir süre öncesine dek bir nükleer savaş tehlikesi yaratabileceği nedeniyle ateşlenmesine izin verilmeyen füzelerin ateşlenmeye başlaması ne anlama geliyor? Bu karar bir nükleer savaş için hazırlık anlamına gelebilir. Fransız bakanın açıklamasındaki NATO’ya katılım daveti de aynı anlama gelecektir. Ukrayna’nın NATO üyeliği gerçekleştiği anda NATO’yu Rusya’yla savaş içine çekecektir. Kısa bir süre içinde gelinen bu noktayı ciddiye almak gerekir. Eski Ukrayna Genelkurmay Başkanı ve Ukrayna’nın İngiltere Büyükelçisi Valeriy Zalujnıy’de dün yaptığı açıklamalarda, “2024 yılında Üçüncü Dünya Savaşı’nın başladığını kesinlikle söyleyebiliriz. Ukrayna’daki sivillerin her gün İran yapımı Şahid insansız hava araçları, Kuzey Kore füzeleri ve Çin mühimmatlarıyla öldürülüyor. Pek çok askeri uzman, tüm bunların bir dünya savaşının işaretleri olduğunda hemfikir. Ve dünya buna hazırlıklı olmalı.” dedi.
Ukrayna ordusunu yönettiği yıllarda Zalujnıy’ın NATO yetkililerine çok yakın bir isim olduğu sürekli olarak ifade ediliyordu ve ordudaki görevinden sonra İngiltere’ye elçi yapılması da bağlantılarının güçlü olduğunun bir işaretidir. Zalujnıy’ın sözleri bu bağlamda ciddiye alınmalı. Bu noktada dikkate alınması gereken bir başka önemli unsur, Trump’ın seçim kampanyası boyunca Ukrayna bağlamında ifade ettiği görüşler. Trump tüm kampanya boyunca, Biden’ın Ukrayna politikasını ağır bir dille eleştirmiş, bunun gereksiz bir savaş olduğunu dile getirmiş, seçimi kazandığı takdirde barışı hemen sağlayacağını söylemişti. Savaşın koltuğa oturmasına kısa bir süre kala tırmandırılması bir tür ön alma operasyonu olarak değerlendirilebilir. Savaşın tırmanması, yeni Amerikan yönetiminin hareket alanını daraltma sonucunu doğuracaktır. Bunun yanı sıra, savaş alanlarındaki gelişmeler de savaşı tırmandırma yönündeki kararın alınması üzerinde etkili olmuş gibi görünüyor.
Ukrayna Ağustos ayında Rusya içlerinde Kursk bölgesine bir operasyon başlattı. Belirli ilerlemeler sağladı, Ukrayna Savunma Bakanlığı 2 gün önce yaptığı bir açıklamada, Kursk’ta ele geçirilen toprakların yüzde kırkının Rusya tarafından geri alındığını duyurdu. Ukrayna Kursk’a gönderdiği birliklerinde ciddi kayıplar yaşadı. Bu birliklerin savaş deneyimine sahip askerlerden oluştukları biliniyor. Kursk’ta durum böyle ve İngiltere’nin The Times gazetesinde göre, “Rusya Donbass’ta ilerlemeyi sürdürüyor ve “Ukrayna savaşın başlangıcından bu yana en zayıf dönemini yaşıyor.” Guardian gazetesine konuşan Kraliyet Birleşik Güvenlik ve Savunma Çalışmaları Enstitüsü uzmanı Matthew Saville, “Ukrayna birlikleri tükenme noktasında. Cephe hattındaki askerlerini yenileyemiyor, fiziksel ve ruhsal açıdan yorgun durumdalar. Dinlenme fırsatları neredeyse hiç yok.” diyor. New York Times gazetesine konuşan ABD uzmanları da benzer düşüncelere sahip: “Ukrayna savaş alanında hala önemli bir dezavantaja sahip ve sayıca yetersiz kuvvetleri yoğun Rus saldırıları altında yavaş yavaş geri çekiliyor. Ukrayna insan gücü sorununu çözemezse, Rusya’nın daha derinlerine saldırmak için verilen yeni izinle bile cephenin uzunluğunu savunmakta zorlanacağı bir noktaya hızla yaklaşıyor.”
Savaş alanlarındaki durum hakkında verilen bilgiler ve yapılan yorumlar füze ateşleme izninin geri planına dair önemli veriler sunuyor. Ateşlenen füzelerin bazılarının Kursk’ta saldırıya hazırlanan Rus birliklerini hedef aldığı bildiriliyor. Trump’ın koltuğa oturduktan sonra Rusya’yla müzakereleri başlatması yüksek olasılık ve Ukrayna devlet başkanı Zelenskiy’de dün yaptığı açıklamada, Rusya’nın hedefinin Trump koltuğa oturmadan önce Kursk’taki Ukrayna varlığını ülke dışına çıkarma olduğunu söyledi. Batılı yorumcular, Ukrayna’ya sağlanan askeri yardımın zayıflaması durumunda Ukrayna’nın savaşı sürdürmesinin çok zor olacağında anlaşıyor. Trump iktidarıyla birlikte Amerikan askeri yardımlarının tehlikeye girmesi, anlaşıldığı kadarıyla bu tırmanmanın yaşanmasında etkili oldu.
Zelenskiy Amerikan seçimlerinden önce ABD’de Trump’la bir görüşme yaptı. Son günlerde bu görüşmede konuşulan bazı konular hakkında basına bilgi sızdırılmaya başlandı. Buna göre, Zelenskiy yapılan görüşmede Trump’a roketlerde ve başka bazı alanlarda kullanılan titanyum gibi Amerikalıların sahip olmadığı kritik minerallerin Ukrayna’daki bolluğundan söz etmiş. Bu konuyu Trump’ın “iştahını arttırmak için” gündeme getirmiş. Zelenskiy Trump’a, AB ve İngiltere Euroclear’de bulunan 300 milyar dolarlık Rus devlet varlığına el koyarsa, bunun savaş için kullanılabileceğini ve ABD’nin çok para harcamasına gerek kalmayacağını da ifade etmiş. Bu konu epeydir üzerinde konuşulan ancak anlaşma sağlanamayan bir noktaydı. Zelenskiy bu paranın kullanılmasıyla ABD’nin harcama yapmaktan kurtulacağını ve ABD silah üreticilerinin de silah satmaya devam edeceğini, bunun herkes için iyi olacağını söylemiş. Bu haberlerin düşmesinden kısa bir süre sonra, Trump destekçisi ABD’li faşist Senatör Lindsay Graham bir video yayınladı ve “Nadir toprak mineralleri açısından tüm Avrupa’daki en zengin ülkenin Ukrayna olduğunu biliyor musunuz?” sorusunu sordu. Ukrayna’daki minerallerin 2 ila 7 trilyon dolar arasında bir tutara sahip olduğunu söyleyen Graham, “Ukrayna ile para kazanabilir ve ekonomik bir ilişki kurabiliriz. Barış bizim için çok faydalı olur, Donald Trump paramızı geri almak, nadir toprak mineralleriyle zenginleşmek için bir anlaşma yapacak. Ukrayna ve bizim için iyi bir anlaşma.” ifadelerini kullandı. Oluşmakta olan Trump hükümetinin bu konuda çalışmalara başladığı anlaşılıyor.
Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı adayı olarak açıkladığı Mike Waltz dün FOX TV’ye konuştu. Waltz, ateşkes ya da barış anlaşması için her iki tarafı bir araya getirmek amacıyla Rusya ve Ukrayna arasında görüşmelerin organize edilmesinin kendileri için kilit bir öncelik olacağını vurguladı. Waltz Biden’ın verdiği Rusya derinlerine füze ateşleme izninin çatışmanın şiddetlenmesine yol açacağını ve cephede yer alanlar için durumun “mutlak bir kıyma makinası” olduğunu söyledi ve şunları ekledi: “Bunu sorumlu bir şekilde sona erdirmemiz gerekiyor. Caydırıcılığı ve barışı yeniden tesis etmemiz, tepki vermek yerine bu tırmanışı önlememiz gerekiyor.” Bu konuşmayı Graham’ın sözleriyle yan yana koyduğumuzda, bir sürecin yürütülmesi için belirli planların yapıldığı söylenebilir. Waltz’ın konuşmasında Avrupalı NATO üyelerini kastederek “Tüm müttefiklerimiz ve partnerlerimiz bu yükün altına girmelidir” dedi. Yükün altına nasıl girilecek tam olarak bilinmez ama bunun Avrupalılara çıkarılacak yeni yüklü faturalar olması çok muhtemel. Trump’ın yeni hükümetinin Ukrayna’da el konulacak nadir mineralleri garantileyip, müttefiklerin faturalarını önlerine koyup müzakere masasını kurması şaşırtıcı olmayacaktır.
Zelenskiy dün yaptığı açıklamada, geçen hafta Rusya tarafından Ukrayna hava sahasına toplam 460 adet İran tasarımı insansız hava aracı fırlatıldığını duyurdu. “Ukrayna silahlar için bir test alanı değildir. Ukrayna egemen ve bağımsız bir devlettir.” dedi. Rusya’nın Tataristan’da insansız hava aracı üretmek için iki fabrika kurduğunu söyleyen Zelenskiy, bu fabrikalarla Rusya’nın üretimini çok arttırdığını belirtti. Zelenskiy şimdi böyle söylüyor ancak 2023 Temmuzunda düzenlenen NATO Zirvesinde konuşan İngiltere Savunma Bakanı Ben Wallace “Ukrayna trajik bir şekilde bir savaş laboratuvarı haline geldi. Ukrayna’daki ‘savaş laboratuvarı’ sayesinde Birleşik Krallık ordusu gelişecek” demişti ve Zelenskiy bu sözlere herhangi bir tepki göstermemişti. Dönemin Ukrayna Savunma Bakanı Reznikov zirveden bir ay önce ziyaret ettiği Amerika’da silah sanayi yetkilileriyle buluşmuş ve onlara şu çağrıyı yapmıştı: “Rusya ile mücadelede modern sistemleri test etmek istiyoruz ve silah üreticilerini yeni ürünlerini burada test etmeye davet ediyoruz.” Zelenskiy o günlerde bu sözleri coşkuyla destekliyordu. Oleksander Kamışin savaş başladığında Ukrayna Demiryolu İşletmesini yönetiyordu. Geçtiğimiz Mart Zelenskiy tarafından Stratejik Sanayiler Bakanı yapıldı. Bakan olduktan sonra Amerikan basınına yaptığı ilk açıklamada, en büyük hayalinin “Ukrayna’nın kendini özgür dünyanın cephaneliğine” dönüştürmesi olduğunu söyledi. Ukrayna’da silah sanayinin geleceğinden çok umutlu olduğunu belirten Kamışin, Batılı silah şirketleriyle düzenleyecekleri bir zirveyi haber vermişti. Batılıların Ukraynalıların “yaratıcı olabildiklerini gördüğünü” ifade eden Kamışin, “silahların sahada hemen test edilebilecek olmasının onlara ek bir teşvik unsuru olacağını” düşünüyordu. Zelenskiy’nin baş danışmanı Mykhailo Podolyak da aynı kanıdaydı, “Ortaklarımız sadece deneysel koşullarda değil, gerçek savaş koşullarında test edildikten sonra daha kaliteli silahlara sahip olacaklar.” demişti.
Kamışin silah ihracatının gelecek on yıllar boyunca ülkenin kartviziti haline gelebileceğini iddia ediyor, “Kendimizi Avrupa’nın ekmek sepeti olarak markalaştırıyorduk, şimdi özgür dünyanın cephaneliği olarak yeniden markalaşmak istiyoruz” diyordu. Silah sistemlerinin test alanı olmak Ukrayna yönetiminin kendi tercihiydi. Bu tercihin mimarlarından Reznikov’un milyonlarca dolarlık yolsuzluk nedeniyle görevini bırakmak zorunda kalması “silahların test alanı olmak” isteyenlerin motivasyonlarına dair bir bakış açısı sunmuştu. Olası bir müzakere sürecinin savaşın gerçeklerine dair bir dizi ifşaatı beraberinde getirmesi de kuvvetle muhtemeldir. Süreç böyle ilerlerse, “silahların test alanı olma” isteğinin temellerine dair daha çok şey öğrenilecektir.